Von Turgay Ulu, Berlin, 6.10.2012
Bugün yürüyüşümüzün 29. günü ve biz Berlin'deyiz. Bundan bir önceki durağımıza gelirken ana cadde üzerinde NPD partisinden Nazi faşistleri pankart açmışlardı. Sayıları çok azdı. Onlarla bizim aramıza polisler araçlarla ve kendileriyle barikat kurdular. Sloganlarımızla Nazi faşistlerini teşhir etttik. Bizim yürüyüşümüzü engelleyemediler. Berlin'e gelinceye kadar bir kaç defa yürüyüşümüzü provaka etmeye çalışan faşistler amaçlarına ulaşamadılar ve biz onların tüm girişimlerini boşa çıkarttık.
Bugün yaklaşık 12 km. yürüdük. Yol çok uzun değildi fakat yolda gene yağmura yakalandık. Dün de yağmura yakalanmıştık, böylece iki gün üst üste ıslanmış olduk. Henüz dinlenme ve ıslak giysilerimizi kurutma şansımız olmadı.
Şu anda Kreuzberg'teki çadırlarımızın bulunduğu alana geldik ve yalnızca mültecilerin katıldığı bir toplantı düzenlemekteyiz. Frei üniveresitesinden buraya yürürken genelde ana caddelerden geçtik. Önde ve arkada polis otoları eskort yapıyorlardı. Ana caddelerden geçerken büyük bir binanın üzerinden bizi destekleyen bir pankart açıldı ve bayrak dalgalandırıldı. Daha sonra öğrendik ki polis bu pankartı açanları göz altına almış. Geriye döndük ve polis kontrolünü protesto eden sloganlar attık. Gözaltına alınan arkadaşlar için avukatlar devreye girdiler.
Bu sabah Frei üniversitesinden hareket etmek üzereyken bir grup kendi bayraklarını açtı. Ancak biz bu grubu bir ay boyunca hiç görmedik ve tanımıyorduk. İranlı bir gruptu bunlar. Ancak biz onların pankart açmasına izin vermedik. Çünkü şimdiye kadar hiç bir şekilde bizim direnişimizde onları görmedik. Diğer yandan her grup kendi bayrağını açarsa ortalık kaostan geçilmezdi. Başından beri direnişte bulunanlar olarak biz hangi bayrağı açarsak açalım kimsenin itirazı olmuyor çünkü biz artık meşru bir durumdayız ve bunu hakediyoruz. Ama bu direnişe bir ay boyunca hiç bir şekilde ilgi göstermemiş bir grubun gelip yürüyüşün son gününde kendi pankartını açmayı dayatması demokratik bir durum değildi ve buna izin verilmedi. En çok da o grubun kendi ülkesinden olan arkadaşlar karşı çıktılar.
Kreuzberg'te basına açıklama yaparken de şimdiye kadar direnişimizde yer almamış olanlar konuşmak isitediler ve gene problem çıktı. Üstelik bu insanlar bizim yürüyüşümüze başından beri katılmış, yollarda ter dökmüş insanların konuşmalarını engellemeye çalıştılar ve biz buna da engel olduk. Kimse bizim sırtımızdan rant sağlamaya çalışmasın. Yollar burda, eylem yapmak isteyen gelsin birlikte yapalım. Ama eylemi biz yapıyoruz, kamplarda bize verilen aylık paraları bile almaya gitmiyoruz, bu eylem için her türlü riski ve bedeli göze alıyoruz ama tuzu kuru bürokratlar bizim emeğimiz üzerinden politik çıkar sağlamaya çalışıyorlar. Biz buna göz yumamayız ve yummuyoruz. Bundan sonra da kapitalist izolasyon sistemine karşı mücadele etmek isteyenler gelsinler omuz omuza mücadele edelim. Biz devam ediyoruz ve şu anda sürmekte olan toplantımızda önümüzdeki günlerde neler yapacağımızı tartışıyoruz.
Direnişimiz aşamalarından birini tamamladı ve şu anda yeni bir aşamanın ilk günündeyiz. Bundan sonraki eylem ve direnişlerimizi biz belirleyeceğiz. Ne tür direniş yöntemleriyle mücadeleye devam edeceğimizi birlikte tartışıp kararlaştıracağız.
Direnişe yeni katılmış mülteciler var aramızda. Bazen konuşma yapmak isteyen arkadaşlar kendilerine göre bir kural belirlemeye çalışıyorlar ve bu kuralları mantıklı bulmayan diğer kesimler küskünlük içine giriyorlar. Daha önceki toplantılarımızda da benzer sorunlar yaşanmıştı. Ama biz bu sorunları tartışarak çözüyoruz. Eski toplantılarda küsüp gidenler tekrar geriye geldiler. Şimdiki tartışmada da bazı küskünlükler ortaya çıkıyor ama biz bunu sabırlı bir şekilde çözmeyi başarıyoruz.
Direniş ortamımızda ücretsiz yemek vb. şeyler var. Bazı insanlar buraya yalnızca yemek yemek ve eğlenmek için, zaman doldurmak için geliyorlar, bu ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra çekip gidiyorlar. Doğal olarak bu durum burda sürekli bulunan bedel ödeyen bizleri rahatsız ediyor. Konuşmalarımızda bunları dile getiriyoruz. Bu sözlerimiz bazen küskünlüklere yol açıyor. Ama gerçekler bunlar. İnsanlar mücadele etme yöntemlerini öğrenecekler ve direniş ortamlarını başka amaçlar için kullanmamayı öğrenecekler. Direnişimiz insan eğitimi için de bir okul işlevi taşıyor.
İnsanlar burada anı zamanda bir yaşam anlayışı edinmiş oluyorlar.
6.10.2012
Turgay Ulu
Berlin