Oury Jalloh, elleri ve ayakları bağlı olduğu halde, 7 Ocak 2005 günü Dessau Polis Karakolu’nun 5 numaralı hücresinde, diri diri yandı
İnsan Hakları Kurumlarına Toplu Dilekçe
Talep: Oury Jalloh’un ölüm sebebini araştıracak bağımsız bir komisyonun oluşturulması
Dilekçe Sahibi: INITIATIVE IN GEDENKEN AN OURY JALLOH ( Oury Jalloh Anısına Girişim) ve Almanya’daki ilgili Afrikalı / Siyah Toplulukları
Olay Hakkında:
Oury Jalloh 7 Ocak sabahı Dessau polisi tarafından göz altına alındı, 5 numaralı hücrede ellerinden ve ayaklarından bağlandı, duvara ve zemine zincirlenerek yangına dayanıklı bir döşeğin üzerinde yatmaya zorlandı. Bu döşek üzerinde Oury Jalloh öğle vaktini geçe diri diri yanarak can verdi. Oury Jalloh, geldiği kıtadaki bitmeyen savaşlardan kaçmış bir Afrikalıydı: Önce vatanı Gine’den Sierra Leone’ye, oradan da Almanya’ya kendisini kurtarmak için kaçtı.
Ölümünden sonra Dessau makamları, Afrikalı toplulukları haberdar etmeden, yanmış bedeninin Gine’ye geri gönderilmesi için tedbir almaya başladılar. Dessau’daki (Black Community) Siyah Topluluk bu duruma öfkeliydi ve hemen sert bir protesto başlattılar. Oury Jalloh’un cenazesinin Afrika’ya gönderilmesinden önce, ölüm sebebinin araştırılmasını talep ettiler.
Oury Jalloh’un bedenindeki yaralanmalar (kırık burun ve zedelenmiş kulak zarı gibi) ancak Alman makamlarından bağımsız olarak yapılan ikinci otopside ortaya çıkabildi. Yangının ileri sürülen sebebi olan çakmağın izleri, 5 numaralı hücrede yapılan ikinci araştırmada yanık kalıntıları arasında bulunabildi. Çakmak, şu ana kadar süren çelişkili tartışmalara yol açtı. Bu çakmağın, Oury Jalloh’un ölümünün ve açıklığa kavuşmamış soruların sembolü haline gelmesine rağmen, mahkeme bu konuyla ilgili gerçekleri günyüzüne çıkarmak için hiçbir çabada bulunmadı.
Mahkeme Süreci:
Dessau Eyalet Mahkemesi, dosyayı delil yetersizliği açıklamasıyla kapattı ve dava açılması talebini de reddetti. Oury Jalloh Anısına Girişim, Afrikalı/Siyah Topluluklar ve bu davada büyük adaletsizlik gören birçok insanın dayanması ve direnmesi sonucu, Dessau’daki mahkeme davayı 27 Mart 2007 günü açmak zorunda kaldı.
Bu zamandan beri de Dessau Eyalet Mahkemesi, polis memurlarının çelişkili ifadeleriyle ve davayla ilgili önemli delillerin kaybolmasıyla uğraşmak zorunda kaldı. Davanın en önemli şahitlerinden biri olan memur Beate Höffner (olayın geçtiği karakolda, baş sanık Schubert ile aynı anda görev halinde idi), bodrum katından gelen sesler duyduğunu ve saat 11:30 sularında 5 numaralı hücrenin önünde insan hareketleri olduğunu hem dahili haberleşme sisteminden duyduğunu hem de kameradan gördüğünü söyledi. Oury Jalloh saat 12’yi birkaç dakika geçerken yanarak öldü.
Polis memuru Höffner ifadesine devamla iki kere alarmın çaldığını ve Oury Jalloh’un kısık bir sesle yardım çağırdığını („Yangın! Yangın!“) duyduğunu söyledi. Baş sanık Andreas Schubert, memure Höffner’in ifadesine göre, alarmı kapatmış ve sesinin çok yüksek olduğundan ve yapmakta olduğu telefon konuşmasını rahatsız ettiğinden dolayı şikayetçi olmuştur.
İkinci sanık Hans Ulrich März dava sırasında kendilerinin Oury Jalloh’a saygısızca davrandıklarını, onu kelepçelerle bağladıklarını ve tek başına bodrum katında bıraktıklarını doğruladı.
Polis memurları daha önce verdikleri bu yöndeki ifadelerini kamuoyuna açık olarak görülen dava sırasında yalanlayıp değiştirdiler.
Saygıdeğer Yargıç Steinhoff’un tüm bu olanlara tek tepkisi, yine ırkçı bir benzetme olan „burası bir Muz Cumhuriyeti değildir!“ demek olmuştur. Sayın Yargıç, sanık memurların çelişkili ifadeleri karşısında adaleti sağlamaya çalışmak yerine sadece öfkesini göstermekle yetinmiştir.
2008 Nisan ayından Temmuz ayına yangının 5 numaralı hücrede nasıl çıkmış olabileceğine ilişkin üçüncü ve dördüncü bilirkişi raporları aynı koşullar altında yapılan denemelerle hazırlandı. Üçüncü denemede döşek gazlı bir ateşleyiciyle (çakmakla değil!) tutuşturulmaya çalışılmış, ancak bunda başarılı olunamamıştır. Döşek aşağıya doğru büzülüp katlanmış ve ateş herhangi bir dış müdahale olmadan kendiliğinden sönmüştür. Yangın uzmanları döşeği bunun üzerine tekrar tutuşturmak zorunda kalmışlardır.
Mahkeme tüm bu belirti ve delillere gereken önemi göstermemiş ve tutarlı davranmayıp durumu açıklığa kavuşturmamıştır.
8 Aralık 2008’de Yargıç Manfred Steinhoff iki sanığın beraatine kanaat getirmiştir. Kendisi için beraat kararı zaruri bir çözüm olmakla beraber, Dessau Eyalet Mahkemesi’nde açıkladığı kararına, davanın „hukuk devleti yöntemleriyle aydınlatılmasının hiç bir imkanı yok“ şeklinde bir ifadeyi eklemiştir. „Dava boşa çıktı!“ Yargıç Steinhoff Dessau Polis Teşkilatı’na „işi savsaklama“ suçlamasında bulunmuş, polis memurlarının „yalan ifadelerini“ „ürkütücü“ bulduğunu söylemiş, bu durumun „Saksonya-Anhalt eyaletine zarar verdiğini“ belirtmiş ve söz konusu polis memurlarının bu eyalette „yeri olmadığını“ vurgulamıştır. Buna karşın kendisi bütün dava boyunca olayın aydınlığa kavuşturulması yönünde somut herhangi bir adım atmamıştır.
Dilekçe:
Bu davayı belirleyen usulsüzlüklerden ve mahkemenin kararından hareketle; Oury Jalloh’un kanunsuz bir şekilde tutuklanması ve ölümünün nedeni üzerinde yoğunlaşmak yerine, kendisini bir suçlu gibi göstermeye, onun davranışını davanın odak noktası haline getirmeye çalışan tüm çabalar dolayısıyla Oury Jalloh Anısına Girişim üyeleri ve Afrikalı / Siyah Topluluğu, Dessau’daki polis memurları ile mahkeme arasında gayriresmi müzakerelerin sürdürüldüğüne kanaat getirmektedir. Böylelikle Almanya’daki ırkçılığın ve ayrımcılığın nüfuz ettiği kurumsal sistemin bir göstergesi olarak tezahür eden 7 Ocak 2005 sabahı yaşanan gerçeklerin örtbas edilmesi hedeflenmiştir.
Kesin bir biçimde dava boyunca yaşananları kınıyor ve kabul etmiyoruz:
1) Olaya karışan polislerin tümünün mahkemenin kendilerine sorulan belirleyici soruları neredeyse ortaklaşa, „biz hiçbir şey hatırlamıyoruz“ diyerek reddetmeleri, gerçeği berlirlemekte engelleyici bir etkendir. Bu zorlaştırma yetmezmiş gibi, açık bir şekilde yapılan sayısız yanlış ifadeler şimdiye kadar istisnasız cezasız bırakılmışlardır.
2) Dessau’daki davada polis memurlarının kanunlara aykırı davranışlarından dolayı, adalet kasıtlı olarak engellenmektedir, kaldı ki adaleti koruma ve yerine getirmede yetkili ve saygın konumu olan mahkemenin buna izin vermemesi gerekir.
3) Dava sürecinde duruşma yönetimi ve yürütülen soruşturmalar, bir hukuk devleti davasını mümkün kılan ve cinayetleri ortaya çıkarma hakkını talep eden bağımsız ve demokratik bir kurumun yöntemlerine uymuyor. Aşırı ölçüde itinasız bir soruşturma yürütülmüştür ve ölüme yolaçan asıl sorular açıkta kalmıştır:
i) Ancak ikinci kez bir inisiyatif tarafından yönlendirilen bağımsız bir otopsi şimdiye kadar „gözden kaçırılan“ belirlemeleri ortaya çıkarmıştır.
ii) Olay yeri soruşturma grubunun ancak ikinci kez aramasında çakmağın izlerine rastlanmıştır.
iii) Olay yeri soruşturma grubunun bir saatten fazla sürmesi gereken video çekimlerinde dört buçuk dakika sonra hiçbir şey görülmemektedir.
iv) Yangının nasıl çıkmış olabileceği üzerine yapılan inceleme sırasında ateş meydana getirebilmek için yatağın iki kez tutuşturulması gerekmiştir.
v) Oury Jalloh’un hücrede sağ elini duvara bağlayan kelepçe ortadan kaybolmuştur.
vi) Ölüm nedeni hala bir açıklığa kavuşmamıştır.
4) Yukarıda sunulanlarla birlikte, 22 ay 59 gün süren duruşmanın, başından sonuna kadar savcılığın olasılığı en düşük varsayımından, yani Oury Jalloh’un kendi kendini yakmasından yola çıkarak hakim tarafından verilen kararı büyük bir üzüntüyle karşılıyoruz.
Ancak davanın anlamsızlığını tek bu noktada görmüyoruz. Resmi makamların başından beri yanlış yolda hareket ettikleri daha iddianamede belli olmuştur. Veriler cinayeti işaret etmesine rağmen intihardan yola çıkılmıştır. Mahkeme neden karanlığı aydınlığa çıkarabilecek belirleyici soruları sormaktan çekinmektedir?
Oury Jalloh’un titizlikle aranmış olmasına rağmen bir çakmak hücreye nasıl ulaşmıştır?
Neden Oury Jalloh’un cesedi daha önce kimsenin tespit etmemesine rağmen bir kırık burun kemiğine ve bir yaraya sahipti?
Elleri ve ayaklarından yatağa bağlı ve aşırı sarhoş biri nasıl oluyordu da tutuşturulması son derece zor olan bir döşeği ateşe verebiliyordu?
Bir delil olarak geçerli sayılması gereken ikinci kelepçe nasıl çöpe atılmış olabilirdi?
Olay yeri soruşturma grubunun videosu nerededir ve nasıl basit bir şekilde kaybolmuştur?
Taleplerimiz:
1) Talebimiz Oury Jalloh’un ölümünün sebeplerinin, tutuklanmasinin, vücudunun zincirlerle 7 Ocak 2005’te baglanmasinin ve de davasinin bagimsiz bir komisyon tarafindan incelenmesidir. Oury Jalloh’un mahkemesi böylece bugüne kadar halen açıklanmamış, buna benzer polis şiddetiyle ölen göçmenlerin davalarina ışık tutacaktır.
2) Dessau Eyalet Mahkemesi’nin bu tutumu eskiye nazaran Alman resmi dairelerinin birbirinden bağımsız hareket edememelerini ve de bağımsız hareket etmek istememelerini daha da net gösteriyor. Alman polisi ve buna bağlı olan emniyet teşkilatının kendi içindeki koruma anlayışı, polisin asıl görevi olan cinayetleri açıklamasından daha önemli gözükmektedir.
Oury Jalloh’a uygulanan şiddetin polis ve mahkeme tarafından örtbas edilmesine izin vermemek icin davayı inceleyen bağımsız bir komisyon gerekmektedir.
3) Adil bir mahkeme ancak böyle bağımsız bir komisyonun Alman sistemine ve Hükümeti’ne uygulayacağı baskıyla mümkündür. Bu komisyon polisin şiddetini inceleyecektir ve polis memurlarını cezalandıracaktır. Böylece polisin yabancılara karşı olan önyargısı ve takibi açığa çıkacaktır.
4) Alman polisi bu davanın örtbas edilmesine karşı mücadele eden insanları takip etmektedir. Bağımsız komisyon polisin bu takibini inceleme altına alacaktır. „Oury Jalloh“ inisiyatifini kuran Mouctar Bah aleni iftiraya maruz kalmistir. Bağımsız komisyon ayrıca bu davayı da inceleyecektir.
Gerçekleri örtbas etmek icin aşırı sağcı resmi ve gayriresmi kurumlar ve NPD parti üyeleri Mouctar Bah’a baskı uygulamışlardır.
5) Almanya insan haklari anlaşmasına imza atmış ve sözde bu hakları savunan bir ülkedir. Bu yüzden Almanya kendi sınırları içinde insan haklarının çiğnenmesinin, mültecilerin ve göçmenlerin ölümüne neden olan olayların tek sorumlusudur. Alman devleti polisin ağır cezalarından dolayi uluslararası mahkemede hesap vermek zorundadır.
6) İnisiyatifin temel düşüncesi tüm demokratik toplumların ve insan hakları derneklerinin insan haklarının bu şekilde çiğnenmesine taviz vermemesidir. O yüzden inisiyatif tüm dernek ve kuruluşları Dessau ve diger Alman mahkemelerinin haksızlıklarına karşı ortak mücadeleye çağırıyor.
7) Almanya’da göçmenlerin insan haklarının ihmal edilmesine izin vermemek için bağımsız komisyonun elde ettiği rapor dünyadaki tüm insan hakları derneklerine ulaştırılacaktır. Federal Almanya’da yasama, yürütme ve yargı erkleri içersinde kendini gösteren ırkçı işbirliği araştırılmalı ve basına açıklanmalıdır.
İşbu aşağıdaki imzacıların ortak talebidir:
Oury Jalloh Anısına Girişim
Almanya’daki Afrikalı/Siyah Toplulukları
English:
Press release: Berlin, May 17, 2009 PR Initiative in Memory of Oury Jalloh continues efforts to establish an independent international commission.
Petition: Call for an independent commission to investigate the causes leading up to the death of Oury Jalloh.
French: Presse: L´initiative en mémoire d´Oury Jalloh : vers la création d´une Commission d’Enquête Internationale Indépendante (CEI).
Turkish: Oury Jalloh’un ölüm sebebini araştıracak bağımsız bir komisyonun oluşturulması